Bilge Kedi
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  Ziyaretçi defteri
  denemeler
  => eskiden sevdiğim biri için
  => yalnızsın
  => bebeğim
  => senaryo
  => zor zamanlar
  => sex hikayeleri
  => bağımlılık
  => burdan çıkıp gidesim var
  => 3-5 sn
  => özür dilerim
  => kaos
  hisseli harikalar diyarı...
  oyunlar
özür dilerim
Olduğum insan olduğum için tüm evrenden özür dilerim. İçimde ki büyük nefretin kaynağı olduğum insan, her ayrıntımdan her seçimimden her hissiyatımdan ve içten pazarlığımdan nefret ediyorum. Bencil, korkak aşağılık ve hesapçı biri oluşumdan nefret ediyorum ve bunun için özür diliyorum. Her zaman dünyada ülkede ve çevremdeki sorunlardan şikayet ettim fakat tüm nefretimin kaynağı bendim. Olduğum insanı anlatması zor, bunun sebebi çok yaratıcı sanatsal bir kişilik olmam değil; daha çok geçmişteki, tarih sahnesine bile çıkamamış başarısız, adi, karaktersiz ve korkak tüm dolandırıcı, katil, sapık, sömürgeci, zavallı insanların karakterlerinden karma bir insan oluşumdur. Çocukluğumdan beri , yetiştirilişimden bağımsız olarak ben merkezli biriydim. Her şeyde sürekli ben. Anılarımı ve o anıların içindeki benim düşünme ve hareket etme biçimimi aklıma getirmemek için sürekli içtiğimi hatırlıyorum. Düşünmemek için sürekli oyun oynadığımı bayılana kadar uyumadığımı biliyorum. Kendimden öylesine nefret ediyorum ki olduğum kişiyi tanımaya başladıkça kendimden kaçmaya çalıştım. Her hareketime ve anıma dışarıdan mantıklı görünecek bir bahane uydurmak kolaydı ama kendimi kandırmaya yetmiyordu, kimsem o kişiydim. Sanırım bu yüzden kendime asla kulak verip en çok istediğim şey nedir, hayatta nerede olmak istiyorum ne iş yapmak istiyorum gibi soruları kendime soramadım. Kendimden uzak durmalıydım. Ama bir zaman sonra kendisi olamayan, nerdeyse hiç ayık vakit geçiremeyen uyuşuk aptal bir insan kılıfı haline geldim ki o halimden bile kendimden , olduğum kişiden daha az nefret ediyordum. İnsan sürekli olarak kendisinden nefret edince hiçbir şeyi sevemez bir hale geliyor. Her zamanki gibi uykusuz bir gece fark ettim, sürekli hayal kuran bir insan olarak eskiden birileri ile bir ilişki yaşamak çift olmak bana cazip gelirken bile karşımdaki insan ile yapacağım olası tartışmaların hayalini kuruyordum. İlişkilerimde yoktan tartışmalar var ediyordum. Aslında hiç kimseyi sevemiyordum. Benim sevdiğim şey birilerinin beni sevmesiydi ki buda tam olarak olduğum insanın ihtiyacıydı. Asla güçlü bir insan olamadım. Kendim için hiçbir şey yapamadım yaptığım her şey birileri olduğum insanı daha çok sevsin diyeydi. Kendim için oynadığım oyunda bile tek istediğim ezmek. Bu kadar başarısız olmak beni çok yıpratıyor, bir çok alandaki başarısızlığıma ilgimi çekmediği bahanesini sunabiliyorum belki ama ya 6 senedir oynadığım oyunda ki başarısızlığım. Hiçbir şey için yeterince gerçek bir bahanem olmadı her olanağa, her şansa sahiptim neredeyse ama olduğum kişi olmak bana çok pahalıya patladı. Daimi bir hayal kırıklığıyım ben. Olduğum insanı fark ettiğimden bu yana kendimden kaçtığımı söylemiştim, sürekli bir gün bir şekilde başarılı zengin ve olduğum insandan uzak bir hayatım olacağının hayali içindeydim. Ama bugün farkındayım ki 26 yaşındayım diplomamı bile alamadım, ailemin yanında oturuyorum, istediğim gibi içki içemiyorum, sigara kullanamıyorum hayallerimden çok uzakta kendime çok yakında bir yerdeyim. Kendimden, insanlardan, dünyadan ve var olan her şeyden ölesiye nefret ediyorum ve tüm bunların suçlusu benim. Var oluş felsefesi ile ilgili düşünürken bir kanıya vardım. Aslında dinler sistemler inançlar vs… beklide hiç biri geçerli değil, içinde bulunduğumuz durum her ne olursa olsun 3 eksenli ve bir zaman değişkenli fonksiyondan ibarettir. Yani aslında tüm manayı önemi ilgiyi ve alakayı biz uydurduk beklide, tüm bu uydurmaların içinde var sayılan bir takım dini yada teorik bilgiler içinde kendimizi kandırıyoruz. Yani aslında sadece varız sadece şu anda x,y,z koordinatlarında tt:tt:tt anında bir var oluş durumundan ibaretiz ve insan olmanın verdiği ego ile dinleri, tanrıları uydurduk. Güzel diye bir şey yok aslında aslında farklı koordinatlardaki farklı bir zamandaki farklı bir var oluş. Dağlara denizlere, sevdiklerinize tüm dünyaya gözünüzün aldığı her şeye hiç böyle baktınız mı ? olduğum insan her şeye böyle bakar, hiçbir işe yaramayan, tüm hayatı başarısızlıklar utançlar ve üstü örtülü anılarla kaplı olan bu insan her şeye böyle bakar, hiçbir şeyi içten gelerek sevmez beğenmez. Ona göre her şey bir var oluş durumudur. Tüm başarısızlıklarını bu var oluş durumuna atabilir. Onun durumu çok olumlu ve rahat şartlardan ibaret olabilir belki de ama onun istediklerinden çok ayrı şartlar ve durumlar söz konusu olduğu için ne kadar iyi olduğu önemli değildir. Bunu en iyi açıklama yolu benim kek sevmememdir. İnsanlar sürekli kek ikram ederler ve onlara kek sevmediğimi söylediğim onların keklerinin ne kadar güzel olduğundan bahsederler. Bir kek ne kadar güzel olursa olsun o şey bir kekse –ki güzel olmuşsa başarılı olduğu anlamına gelir ve kek yerine başka bir şeye benzememiştir- benim bahsettiğim şeyde kek sevmemektir. İşte olduğum kişinin en büyük iddialarından biri hayatın ona büyük bir parça çok güzel bir kek vermiş olmasıdır. Tüm başarısızlıklarının, arsızlıklarının ve olduğu kişi olmasının bahanesi budur. Ama kendi var oluş durumu bu iddiayı desteklemekten çok çökertmektedir aslında. Madem tüm insanlar kendilerine göre güzeli çirkini tanrıları ve dini uydurabiliyorlarsa aslında içinde bulundukları sadece bir var oluş durumuysa o zaman kendi durumuna uymak yerine başka bir duruma uygun olduğunun iddiası içinde kendi isteklerinin de uydurma olduğunu kabul etmelidir. Aslında kendi istekleriminde tamamı uydurmadır. Yani kimseden görmediğim bir yerlerden kopya çekmediğim hiçbir dünyevi arzu içinde değilim. Bu dünyevi arzularım yok anlamında değil, bu tam olarak açıklayamadığım bir şey. Kurduğum başarılı insan ve başarılı eşi hayalleri bile gerçekleştiği takdirde benden çok diğer insanları etkileyecek şeylerdi. Beni sevenler benim için mutlu olacak, beni tanıyan seven hayatımda ki insanlardan oldukları için kıvanacaklardı ailem gurur duyacaktı diğerleride çatlarken onları yeterince küçümseyebilecektim. Dünyevi tüm arzum diğer insanların duygularına yönelik. Onların sevinmesini ve üzülmesini kontrol edebilmek. Bunun sebebi benim gerçek içten duygulara sahip olmamam. Tek samimi ve gerçek olan duygum nefretim ki onu bile en çok kendime karşı hissediyorum. Sevgiyi ya da mutluluğu tam olarak algılayamıyorum, ailemi seviyorum yani benim için çok önemliler ama sevmek ne demek? Bazen sevilmek bile çok sıkıcı ve bunaltıcı olabiliyor sevmek çok daha fena ama gerçekten seviyor muyum. Yani gerçekten sevmek diye bir şey varsa kan bağlarımızdan ortak alışkanlıklarımızdan bir şeylere taraf olmamızdan bağımsız olarak her hangi bir şeyi sadece var oluş durumundan ötürü sadece olduğu şeyden ötürü sevebilir miyiz? Yani ben her hangi bir insan olarak kapınızı çalsam ve ne kadar nefret edilesi bir insan olduğumu, böyle biri olmamak için ne kadar kendimden kaçtığımı anlatsam, hayallerim dahil olmak üzere ben diye insanlara sunduğum her şeyin bir yalan olduğunu açıklasam, sadece böyle bir var oluş durumuyum desem sizce beni sever miydiniz? Ve eğer bu şekilde sevilemiyorsam ama bir başkası sevilebiliyorsa bu evrendeki bazı fonksiyonları iyi bazılarını da kötü olarak tanımlamamız gerektiğini düşünürüm. Bu durumda ben kötü bir insanım yani yıldız savaşlarındaki dünyada yaşasaydım kesin karanlık taraftaydım. Bu durumda içimdeki tüm vicdan ve acıma duygusu korkaklıktan ibarettir. Sanırım evrenin en sefil karakteriyim, hayır bunun kendine acımayla bir ilgisi yok bana göre sefil diye bir şey yoktur. Bu içinde bulunduğum var oluş durumudur ve benim var oluş durumum diğer insanlara göre yani bir şeylere inanan çalışkan iyi halli birbirini seven insanlar dünyasında sefil kötü aşağılık gibi sıfatlarla anılabilir. İnsanların içinde 26 yıl geçirmek sizide bir insan yapmaz belki ama sizi de insan gibi düşünmeye zorlar sanırım bu yüzden kendimden bu kadar nefret ediyorum ve bu yüzden evrenden özür diliyorum, haybeye lantler yağdırıp bedavaya hayaller kuruyor muşum. Sadece anlamsız hissiyat ve hormonlarla dolu bir bedende sürekli kaybeden olarak kendi cehennemimi yaşıyorum ve bu cehennemi de yine ben kurdum çünki ben bir insan değilim ve gerçekten bana ait olan benim uydurduğum , derleme olmayan bir insan düşüm bile yok. Ve hatırlamadığım yada hatırlamama izin verilmediği bir takım sebeplerden ötürü burada oluşumun bunları yaşayışımın ve yaşatışımın sebebi yine benim ve ben bunlardan dolayıda özür dilerim.
 
 
   
Bugün 7 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol