|
|
|
|
senaryo |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kaç gündür o sandalye üzerinde olduğunu tam olarak kestiremiyordu. En son ne zaman düzgün bir uyku uyumuştu yada güzel bir şeyler yemişti hiçbir fikri yoktu. Bu sorular aklından geçerken aradığı cevaplar zihninin bir yerlerinde vardı ama üstlerindeki yoğun örümcek ağları o cevaplar olmadan yaşayabileceğini söylüyordu. En son ne zaman eğlenmek için dışarı çıkmıştı, en son ne zaman duş almıştı, başından geçmiş ve hatırlayıp gülümseyebileceği tonlarca anı… hepsi silinmişti, bilgisayarın ekranı sanki her şeyi siliyordu zihninden. Birden zihninde ki sisi dağıtıp bir fikre sarıldı. En son ne zaman duş aldığını hatırlamıyordu ama cevap altı saat öncesiyse bile ne fark ederdi ki! Fikir güzeldi ütünden çıkanları yatak odasına fırlattıktan sonra ceset kadar soğuk bedenini banyoya taşıdı. Sıcak duş! Ceset kadar soğuk bedeninin canlandığını hissetti, yüzünü suya tutarken hatıralarını düşündü ama hiç birine tutunamadan su gibi aktılar zihninden. Bir çok basit sorunun cevabını veremezdi o an ; saatin kaç olduğu, nereli olduğu yada ne yemek istediği gibi. Hiçbir zaman yaşamayı seven birisi değildi ta ki hayat ona aslında ne kadar güzel ve kısa olduğunu kanıtlayıncaya kadar. Banyoda su buharından, her şey buzlu bir camın arkasından bakıyormuşsun gibiydi. Banyodan çıktı üstüne bir şeyler geçirdi evden çıkıp arabasına yöneldiğinde bir an durdu ve güneşin onu ısıtmasına izin verdi. Birçok insanın sahip olmak istediği bir hayata sahipti. Harika bir sevgilisi muhteşem bir ailesi ve çok iyi dostları vardı. Tüm bu mükemmel hayatın içinde hepsini hak eden iyi bir insanı oynamaya çalışıyordu. Herkes onun hakkında iyi düşünmeliydi. Onun sahip olduğu şeylere sahipken vicdanı olan kimse aykırı başkalarını umursamayan biri olamazdı. Özellikle de kendisi dışındaki herkesi başkaları olarak yorumlayan bir insan bunu yapamazdı. Yüreğindeki karanlığın farkındaydı. Herkes için iyisini güzelini istiyordu ve herkes için her şey için endişeleniyordu. Bu yüzden her şeyden nefret ediyordu. Yüreğindeki sevgi karanlık yüzünü bastırmak yerine adeta ateşi daha da körüklüyordu. Arabasının deposunun boş olduğunu gösteren lamba yine yanıyordu. Ne zaman sönüktü ki ! yolda giderken benzini nasıl alacağını hesapladı, kafasında yaptığı kısa bir hesaptan sonra o gün eve dönerken bakkaldan ekmek almanın akşam yemeği için yeterli olacağını düşündü. Benzinlikten okula doğru devam etti. Derslerde dinlediği şeyler asla ona saçmalıkmış gibi gelmedi. Mühendislik harika bir meslekti, bugün dünya dönüyorsa bu muhtemelen mühendisler sayesinde olmalıydı. Bilinen dünya düzeninin devam etmesi onun umurunda olmazdı fakat başkaları vardı. Dinlediği derslerden bir şeyler öğrenmeyi seviyordu. Bilginin gerçekten güç olduğuna inanıyordu. Eve dönerken bakkala uğramayı unuttu. Yine başına oturup zamanı yitireceği bilgisayarının başına geçerken aç olduğunu fark etti. Bir sigara ile bastırmayı denedi. Aklından çıkaramadığı şey istemediği bir geleceğe yürürken yolu nasıl kendi istediği yöne çevirebileceğine dair fikirlerdi. Hepsi hayaldi hiçbirini başaramayacağını biliyordu. Çok şanslıydı hayata iyi bir elle başlamıştı ama kader onu şaşırttı ve kartlarını değiştirdi. Artık beklediği şeyler mucizelerdi. Tanrıya dua etmeye yüzü yoktu. Kaderine isyan edemeyecek kadar şanslı olduğunu biliyordu. Dünyaya sırtını çevirip kendi dünyasına kapanamazdı çünkü çok değerli şeylere sahipti. Başkaları ve başka şeyler vardı hep. Tüm bunlara sahip olmak istemişti ama bunlarla olan hayatı istemediğini çok geç anlamıştı. Ona yeterli olan tek şey kendisiydi ama arsızlığı ve şansı sayesinde çok ama çok fazlasına , çok daha değerli şeylere sahip olmasını sağladı. Tüm bu zenginliğin içinden sıyrılıp kaçıp gidemezdi bu kadar haysiyetsiz olamazdı ki zaten bunun bir yolunda yoktu. En azından başkalarını üzmeden bunu yapmanın bir yolu yoktu. Tüm bunları anlatmak istediği bir insan vardı. Kısa zamanda ziyaret etmeliyim diye düşündü. Onu sakinleştirebilecek bir kişiydi. İnsan sahip olduğu güzel şeylerden kaçmak isteyecek kadar nankör olabailir mi! Bu kadar haysiyetsiz şımarık egoist bir insan olduğu için kendine çok kızıyordu. Kendini değiştirmenin nasıl yapıldığını bilmiyordu sadece farklı biri gibi davranmanın nasıl olduğunu biliyordu ki tüm hayatını böyle yaşıyordu. Çevresinde ki başarılı kabul gören mutlu ve sevdiği insanları taklit ederek. Doğal bir şekilde tüm sorumluluklarından kaçmak istiyordu. Sahip olduğu tüm güzel şeyleri bırakmak istiyordu. Ama asla bir yükü ağır olduğu için bırakmamıştı, bunun için fazla onurluydu. Ama tüm bu sahip olduğu şeyler yük olmamalıydı. Hayır dünya onun etrafında dönmüyordu bunu çok zaman önce fark etti ama o niye dünyanın etrafında dönmeye çalışıyormuş gibi hissediyordu. |
|
|
|
|
|
Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı! |